Cinsellik genelde insanların konuşmaya çekindiği bir konu maalesef… Halbuki iyi bir ilişkinin olmazsa olmazıdır cinsellik. Kaliteli cinsel yaşam için çiftlerin uygulaması gereken 5 basit kuralı uygulamanızı tavsiye ediyoruz.
Kaliteli Cinsel Yaşam için 5 Tavsiye
1. İletişim Çok Önemli
Kaliteli bir cinsel hayatın olmazsa olmazıdır iletişim. Cinsellik her ne kadar tabu olarak görünse de iyi bir cinsel hayat için çiftler birbiriyle neleri sevip neleri sevmediklerini, neyden zevk alıp neyden acı duyduklarını tüm detaylarıyla paylaşmalıdır. Unutmayın uyuşmazlıklar varsa tek çözümü açık iletişim.
2. Orgazm Taklidi
Araştırmalara göre kadınların sık sık başvurduğu bu yöntem ilişkinin başlangıcında eğitici özelliğe sahip olsa da ilişkinin ilerleyen zamanlarında bu yöntemin sonlandırılması gerekiyor. Kadınlar erkeklere göre daha zor orgazm olabiliyor. Bu nedenle iletişim kuralında bahsettiğimiz gibi açık olup zevklerinize odaklanarak gerçek orgazmı yaşamak için çaba göstermelisiniz.
3. Yeniliklere Açık Olun
Hemen hemen tüm ilişkiler belli bir süre sonra doygunluğa ulaşır ve ilişkinin heyecanını yitirir. Bu durumda yapmanız gereken en kolay yöntem cinsel hayatınızı renklendirmek olmalı. Farklı pozisyonlar, farklı mekanlar, yeni kostümler ve cinsel oyuncaklar… Ayrıca iki tarafında kabul ettiği fantezilere de açık olun!
4. Kendinizi ve Bedeninizi Tanıyın
İnsanlar çoğu alanda farklı zevklere sahiptir. Bu durum cinsel ilişkilerde de geçerlidir. Kimi insanlar görsellikten etkilenirken, kimi kokudan, dokunmaktan, sesten veya farklı şeylerden… Cinsel açıdan kendinizi ve bedeninizi tanımak zevklerinizi keşfetmek en önemli yollarından biridir. Tabi zevklerinizi partnerinizle de paylaşmalısınız.
5. Kesinlikle Kıyaslamayın
Ve son olarak partnerinizi/sevgilinizi/eşinizi ondan önceki ilişkiniz ile kesinlikle kıyaslamayın. Unutmayın ki her kıyaslama sizi soğutarak ilişkinize zarar verecektir.
Cinsel Birleşmenin (Penetrasyonun) İmkansızlığı;
Vajinismus olarak da adlandırılan penetrasyon yoksunluğu cinsel davranışla ilgili psişik bir bozukluktur. Sanıldığından daha sık görülür. Cinsel işlev bozukluğu için gelen danışanların %12 ile %17si penetrasyon korkusuyla ilgilidir. Perine kaslarının istemsiz kasılmasıyla ortaya çıkar. Refleks parmakla ya da spekulumla jinekolojik bir muayeneyi engelleyecek kadar güçlüdür. Özellikle evliliğin geçerliliğini engeller devamlılığını da riske atar.
Vajinismus sıklıkla göz kapağının göze bir nesnenin yaklaşmasıyla kapanmasına benzetilir. Bu sorun genellikle ilk giriş denemelerinde ortaya çıkar. Kadınlar sınır aşılmadıkça seks oyunlarına hoşgörü ile yaklaşıp haz alabilirler. Boşalma karşılıklı okşayışlardan sonra vajina dışında gerçekleşir.
* İki yıllık evli olan Ayten cinsel ilişkinin imkansızlığından dolayı ayrılığın eşiğine gelmiştir. Çift suçun karşı tarafta olduğunu düşünerek suçu karşı tarafa atar. “Beceriksiz davranıyorsun”, “yapmama izin vermiyorsun”, gibi… Vajina sıkıntısı çeken kadınların %80 de olduğu gibi, Ayten cinsel organını içine girme düşüncesinden bile korkmaktadır. Mecbur kaldığında cinsel terapistte gelir. Tedaviye eşte dahil edilerek, doğru sevişme sanatı ve uyarılma teknikleri öğretilir. Uygun bir soluk alış verişi ile alt karındaki kasların basıncı azaltmayı, sonrasın da kalça bölgesini hareketlendirmeye girişip, penetrasyon düşüncesine alışmaya çalışır. Önce tek başına sonra eşiyle yaptığı bir dizi parmak egzersizleri ile içeri girmeye yönlendirilir. Ardından peş peşe gelen aşamalarla tam anlamıyla içine girinceye kadar partneriyle ilişkiye girer. Genç kadın kısa sürede iyileşir ve hamile kalır.
Bir çok kadın iyileşmek istese de Ayten gibi bir terapistte gitmeye cesaret edemiyor ya da etkin çözümlerin var olduğunu bilmiyorlar. Vakaların %80 ni kısa suren seanslar ile çözebilecekken yıllarca bekliyor.
Tedavi bir çok düzeyde gerçekleşiyor. Kassal gevşemenin öğrenilmesi, Vajinal gerçekliğin bilincine varılması, nihayet kendini anlamak, anlatmak, daha iyi tanımayı öğrenmek için kısa bir “cinsel terapi” alınmalıdır.
Hemen Randevu Alın
Vajinismuslu Kadınların Ortak Özellikleri ?
Cinsel birleşme anı geldiğinde vajinismuslu kadın panik atak benzeri bir durum yaşar. Eşini iter, kasılır. Korkar, bilinci açık olsa da kontrolünü yitirir, kontrol bilinçdışının eline geçer. Kişi bilinçdışı tarafından negatif bir hipnoz transı haline getirilir. Endişe, korku, kaygı duyar. Kişi zamanla aşağıdaki duygu ve düşüncelere kapılabilir
- Duygusal tatminde azalma,
- “Herkesin bu kadar kolay yaptığı bir şeyi ben nasıl yapamıyorum?” şeklinde suçluluk,
- Utanç duyma,
- Kendinden nefret etme,
- Hayal kırıklığı hissi,
- Aile büyüklerinin veya yakınlarının “Ne zaman çocuk sahibi olacaksınız?” soruları nedeniyle duyulan korku,
- Zamanla meydana gelen cinsel isteksizlik vb.
- Utanma ve cinsel duygulardaki baskılanma,
- Çocukluk ve gençlik yıllarında ailelerinin iyi kızlarıdırlar, yani kurallara uyan, kızgınlığı dışa vurmayan, sürekli bir kabul ihtiyacı yaşayan kadınlardır,
- Cinsel ilişkiyi şiddet veya işgal edilme olarak görürler,
- Fiziksel şiddete maruz kalmış veya tanık olmuşlardır, yani kasılma, şiddete karşı önlem olarak ortaya çıkmaktadır,
- Cinsel şiddete maruz kalmışlardır,
- Her şeyin en kötüsünü düşünürler,
- Aileye bağımlıdırlar,
- Ahlaki ve cinsel olarak baskıcı ve otoriter bir babaları vardır,
- Baba-kız ilişkisinde güçlükler ve çatışmaları vardır,
- Cinsellikten hoşlanmayan ve cinselliği bir görev gibi yapan zayıf ve güçsüz bir anneleri vardır,
- Duygusal ve ruhsal gelişimleri sağlıklı değildir,
- Cinselliği aşağılayan bir aile yapıları vardır yani cinsel organlardan iğrenme veya hoşlanmama, olumsuz dinsel şartlanma vb. durumlar ailelerinde sık görülen yapılardır,
- Çocuksu bir kişilikleri vardır, çünkü bu kadınların psikoseksüel gelişimleri biyolojik yaşlarından geridedir. Yani cinsel açıdan hálá çocukturlar.
- Cinsel ilişkiye veya penisin vajinaya girmesine karşı fobik bir korku reaksiyonları vardır, hatta bu reaksiyon hastanın bir anlamda panik atak geçirmesine neden olabilir,
- Kontrolsüz davranışları vardır,
- Bedenlerinden hoşnut olmazlar,
- Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar, güven duyguları zedelenmiştir,
- Çocukluk çağından kalma korkuları sık yaşarlar,
- Kaygılı ve tedirgin ruh halleri vardır,
- Çocukluklarında ve genç kızlıklarında ailevi sorunları vardır,
- Yetişkinliği ve evliliği kabul etmede güçlük çekerler,
- Genellikle düşük sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyleri vardır,
- Kentli kadınlarda daha az, kırsal kesim kadınlarında biraz daha çok görülür,
- Okşanmaktan hoşlanırlar hatta klitoris uyarılması ile orgazm olabilirler,
- Uyuyan Güzel: Kocalarıyla kardeş gibi yaşayan, çocuksu kadınlardır. Ailelerine bağımlı ve ebedi öğrenci olurlar.
- Savaşçı: Seksi, karşı cinsler arası mücadele gibi görürler. Kadınlığın zayıflık ve pasiflik olarak algılanışı acı verir.
- Kraliçe Arı: Cinselliği reddederler. Erkeği yalnız soyun devamı için isterler. Onlar için cinsellik kirli ve aşağılayıcıdır.
- İyi Kız Sendromu: İlk kez 1976 yılında G.C.MOULTON tarafından okullarında başarılı ve ebeveynleriyle hiçbir ciddi çatışmaları olmayan, edilgen, itaatkâr, boyun eğen, yumuşak başlı kadınların ortak özellikleri tanımlamak için kullanılan bu sendrom; çeşitli kültürlerde erkek ve kız çocukları için kalıplaşmış toplumsal farlılıkları ve inançları esas alır. Yani kız çocuklarının daha uysal, daha söz dinleyen, daha güvensiz, daha yardıma ihtiyaç duyan, başarıya daha az önem veren, daha duygusal, ezbere ve tekrara dayalı işlerde daha yetenekli oldukları düşünülürken; yüksek bilgi işlem düzeyi ve yaratıcılık gerektiren işlerde daha başarısız oldukları kabul edilir. İyi kız sendromu ile birçok cinsel işlev bozukluğu arasında bağlantı vardır. Cinsel terapi için başvuran orgazm olamayan kadınların çoğunun çocukluklarında veya genç kızlıklarında kendilerini iyi kız olarak tanımlamaları hiç şaşırtıcı değildir.
Hemen Randevu Alın
Daha İyi Bir Seks İçin Yapılması Gerekenler
Kegel egzersizleri, pelvik taban kaslarını ve özellikle de pubokoksijeal (PC) kası (idrarın akışını durdurmak için kullandığınız kas, İdrarınızı yaparken tutup sonra devam ettiğinizde hissettiğiniz kaslardır) güçlendirip esnetir. Arzuyla, erotik anatominize bilinçli olarak bağlanmanın ve onu uyandırmanın bir yolu olarak yapılmalıdır. Keyifle yapılan birkaç PC kasılması çenenizi kasarak uyardığınız yirmi beş tekrardan çok daha etkilidir. Bunu aklınızda tutarak “Kegel Egzersizleri” ile ilgili birkaç kural anlatalım.
Yavaşça Sıkma; PC kasınızı sıkın ve yavaşça üçe kadar sayarak tutun. Beşe kadar sayarak gevşeyin, sonra tekrarlayın. Birkaç hafta içinde sayıyı kademeli olarak üçten ona çıkartın. Karın ve bacaklarınızı gevşek bıraktığınızdan emin olun.
Hızlı Sıkma; PC kasınızı hızla sıkıp bırakın, saniyede bir kasılma olsun. On sayı yapın. Bu setlerden günde üç ile beş set yapın. Bir hafta sonra her bir egzersiz için beş tekrar daha ekleyin ve toplamda set başına onbeş terrar olsun. Toplamda her bir set yirmi tekrar ve günde üç ila beş set yapıyor olana dek her hafta beş tekrar daha ekleyin. Sonuçta altı ila sekiz haftada fark edeceksiniz. Ve bu sonuçlar daha güçlü orgazm ve daha çok ıslanma ile daha iyi bir cinselliği de içerecek. Egzersizlerin zararlı etkisini gidermek için düzenli olarak uygulanması gerekir.
Hemen Randevu Alın
Çiftler Arasına Giren Cinsel Soğukluk
Evlilikte ilişkiler yıllar geçtikçe sıradanlaşır. Zamanla birbirine alışan çiftler ilişki için artık emek harcamamaya başlar, ilişkideki tutkuyu ateşleyen her şey zorunlu bir görev haline gelir. Ve tabi ki zorundalıklar sevilmez. Hele bir de çocukların olması ve bu telaşların girmesiyle araya eşlerin ilgileri farklı alanlara kayar. Bu da ilişkinizi durağan ve tehlikeli bir dönem içine sokar. Çiftlerin bu umursamaz, özensiz tavırları heyecanlarını kaybetmelerine, cinsel soğukluğa ve beraberinde birbirlerinden soğumalarına yol açabilir. Bu soğukluğa neler sebep oluyor gelin beraber bakalım.
Kişisel Bakımınız ve Fiziğiniz Çok Önemli;
Her ne kadar zamanla eşler karşılıklı her halleriyle kabul edildiklerini düşünüp kendilerini salma durumuna geçerler; Yapılan araştırmalar, ilişkilerin üzerinden belli bir süre geçtikten sonra bireylerin fiziksel görünüşlerine önem vermediğini hatta ilk zamanlara kıyasla olumsuz yönde belirgin bir değişime uğradıklarını kanıtlıyor. Fazla kilo almak, temizlik ve hijyene dikkat etmemek, kıyafetlerde ve görünüşte özensizlik çiftlerin birbirlerinden soğumalarına ve uzaklaşmasına yol açan en önemli sebep oluyor. Aslında, bir ilişki içinde olun ya da olmayın kendiniz ve öz saygınız için olabileceğinizin en iyisi olmaya çalışmalısınız. Beden ve ruh birlikte çalışır, bakımsız bir bedenin getirisi sağlıksız bir ruh halidir. İlişkilerde kendini bırakmanın tam aksine fiziksel olarak kendine yeni şeyler katan, değişen ve yenilenen çiftlerin ilişkilerinin daha sağlıklı ve tutkulu olduğu göz ardı edilmez bir gerçektir. Bugün kendinize fiziksel gelişim ve yenilenme hedefleri belirleyin. Hem kendinizi sevmeniz hem de eşinizin sizi sevmesi için, bu sevgiyi hak ettiğinize inanmalı ve bunun için çaba harcamalısınız. Bedeninizi sevmek, tutkunuzu canlı tutmanız ve sağlıklı devam eden bir cinsel hayata sahip olmanız için en önemli sebeptir.
”Hep benim dediğim olsun” demekten vazgeçin;
Ayrılan çiftler için, şu tabirler kullanılır ”İkisi de baskın karakterlerdi”. Bu son git gide negatif bir moda akımı oldu. Çiftler ilişkilerinde baskın karakter rolünü oynamayı seviyor. Bir iktidar savaşı başlayıp her iki tarafta ”İpleri eline” almaya çalışıyor. Oysa ki ilişkiler de çiftlerin birbirlerini itici bulmalarının önemli bir nedeni de, baskın kişilik özellikleri ile birbirlerini rahatsız etmeleridir. Baskın karakter aşk ve sevgi enerjisini ortadan kaldırır, onun yerine; ebeveyn, öğretmen ya da iş veren enerjisi yaymanıza neden olur. Oysa ki aşk, sevgi, tutku enerjisi yumuşak, şefkatli ve uyumludur. Sabrı kaybetmek, tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlük bu baskın tavırlardır. Bu durum sadece evlilik yada duygusal ilişkilerimiz için geçerli olmayıp, sosyal ilişkilerde de göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. Haklı olduğunuz konularda bile baskıcı, üst perdeden konuşan, hükmeden, eleştirel ve suçlayıcı olmayın. Bu enerji sizi birbirinizden soğutmakla kalmaz uzun vadede gizli bir nefret oluşmasına da neden olur. İlişkinizin ilk günlerindeki hallerinizi hatırlayın, birbirinize aşık olma nedenlerinizi hatırlatın. Çözüm odaklı olun ve sevgi ile hareket edin. Suçlamalar ve sorunlar üzerinde durmaktansa çözüm üzerinde vakit harcayın.
Samimiyet umursamazlığı getirmemelidir;
Zamanla elbette çiftler birbiriyle daha samimi olur, birbirini daha iyi anlar, huyunu suyunu daha iyi bilir bir duruma geçebilir. Fakat bu samimiyet farklı tutumlara yol açmamalıdır. İlişkilerde ki ilk günkü ilgi ve özen, birbirini tanımanın verdiği rahatlık ve huzur ile yer değiştirecektir ama bunu ilgisizlik ve umursamazlıkla asla karıştırmamak gerekir. Çiftlerin birbirlerinden soğumaların da bu ilgi kaybının ve önemsememenin büyük rolü vardır. Bir süre sonra birbiri ile ilgisi olmayan, ayrı hayatlarda mutlu olup birbirleriyle tatmin olmayan bireyler haline gelirler. hatta bunu ilerlemesi daha acı sonuçlara sebep olabilir. Bu zamanı gelince patlayacak bir saatli bombaya benzer. İhtiyacı olan ilgi sevgiyi göremeyen bir ilişki zamanla kendi kendini yok eder. Eskisi kadar birbiriyle ilgilenmeseler de olur diye düşünen, çiftlerin aslında bu düşünenin aksine birbirleriyle ilgilendikçe daha çok yakınlaşıp, ilişkilerinde daha derin ve manalı bir hal içine gireceklerini unutmamalıdırlar. İlişkiler hayatımızdaki en önemli diplomasi sahasıdır, çiftler birbirlerine olan sevgi ve ilgilerini göstermek için belirli rutinler oluşturmalı ve uygulamalıdır. Aynen sulanmayan bir çiçek gibi emek harcanmayan bir ilişki de solmaya mahkumdur.
Hep bana ”fedakarlık yap” bencilliğine girmeyin;
Başlarda fedakarlık yapmak çok zor gelmeye bilir. Uzun vadede ilişki için yapılan tek taraflı fedakarlıklar ve karşılık görememek de ilişkiden ümidi kesmeye neden olur. Tek tarafın sadece kendisini düşünmesi, “biz” fikrine alışmaması ve diğer tarafın emekleri ile ilişkinin yürüyor oluşu birçok ilişkinin bitişinin nedenidir. Karşı tarafın istek ve beklentilerini umursamadan, kendi arzularına yönlenen kişilerin ilişikleri hem sorunlu, hem de yıpratıcı olur. Hiç bir zaman tek taraklı fedakarlıkla bir ilişki sonsuza kadar gitmez ya da gitse de ortada ilişki denecek bir şey kalmamış olabilir. İlişkiler karşılıklılık ilkesine göre yaşanmalıdır. Ortak hayat ve paylaşımların oluşumu için ortak sorumluluk hissetmek gerekir. Sevgi karşı tarafa kendin kadar önem vermek ve mutlu etmek istemektir. Ayrıca gerçek mutluluk birini mutlu ettiğinizde yaşanabilecek bir duygudur. İlişkilerin uzun ömürlü ve keyifli olması için çiftler birbirlerinin mutlulukları için uğraşmalıdır.
Cinsel ilişkileri monoton ve fanteziden yoksun ise, çiftler zamanla birbirinden uzaklaşmaya başlıyor. Bir çok ilişkide aldatmaların ve mutluluğun dışarıda aranmasının nedeni cinsel hayatın monotonluğu ve bazen tamamen bitişidir. Cinsellik tek başına bir ilişkiyi devam ettirmeye yetmiyor olsa da cinsel hayatın olmaması bir ilişkinin bitmesi için önemli bir neden olmaya devam ediyor.Çiftler eski heyecanlarını tekrar yakalamak için çaba sarf etmelidir. Cinsellik rahat oldukça, çiftler birbirini tanıdıkça daha keyifli bir hale gelir, bu konu ile ilgili istekler ve sorunlar açıkça konuşulmalıdır. Cinsel hayatı renklendirmek için küçük heyecanlar, romantik buluşmalar ihmal edilmemelidir. Cinsellik, ruh, beden ve zihin üçgeninde yaşanılan bir süreçtir, cinsel yaşamlarında dokunuş, sevgi ve güven duygularının paylaşımı çiftleri daha çok birbirine yaklaştırabilir
Eleştirirken öldürmeyin;
Yıpratıcı, yıkıcı eleştiri de ilişkilerini bitirmeye kadar götürecek sebeplerdendir. İlişkilerdeki en yıpratıcı davranışlardan biri de çiftlerin birbirlerini acımasızca eleştirmeleri ve küçümsemeleridir. Zamanla kişilerin birbirleri ile ilgili sürekli hatırladıkları bu acı sözler ve hakaretler olur ve artık geçmiş daha sık yad edilmeye başlar. Bu tür eleştiriler bir kavga halinde söylense bile kişilerin aklının bir köşesinde acıtan bir gerçek olarak kazınır ve bir süre sonra kişilerin birbirlerinden soğumalarına, uzaklaşmalarına neden olur. Özellikle fiziksel kusurlarla ilgili söylenenler cinsel hayatın son bulmasına kadar yol açabilir.Konu ne olursa bir eleştiri kişiye ve kişisel özelliklere değil davranışa ve duruma yapılmalıdır. İlişkilerde kişileri birbirine bağlayan en önemli bağ saygıdır. Derin travmalara yol açacak eleştiriler, hakaretler etmemeli, seviyeli bir tartışma modeli benimsenmelidir. Her konu bir şekilde halledilebilir ama söylenen sözler, aşağılamalar unutulmaz. ”Söz ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir, ancak çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz…” Pişman olmamak için çokça düşünün söylemek istediklerinizi…
Uzun süredir devam eden bir ilişkiniz varsa ve bazı davranış hataları yüzünden sona ermesini istemiyorsanız işlediğimiz kusurlu hareketlerden uzak durmanızı öneririm.sevgiyle kalın…
Sevinç Karakaya